Etiketler: Milli Birlik, İktisat, Ahilik, Asabiyet, Sosyal, Sermaye
Milli Birlik ve İktisat ( Ahilik, Asabiyet ve Sosyal Sermaye )
Seçenekler:
Toplumların özgün hallerini ve
kimliklerini koruyarak, güven içinde ve yüksek bir refah düzeyinde varlıklarını
sürdürebilmeleri, öncelikle etkin bir siyasi, içtimai ve iktisadi yapı ile
mümkündür. Bu bağlamda ilgili toplumun birinci derece ihtiyaç duyduğu değer,
hiç şüphesiz yeraltı ve yer üstü zenginliklerden ziyade; kendi içindeki
yardımlaşma, dayanışma, fedakârlık ve diğerkâmlıkta bulunabilme hasletleri
olduğundan şüphe yoktur.
Ancak Osmanlı Devleti’nin
gerileme süreciyle birlikte bu topraklarda insanımızın maruz kaldığı bunca
hazin ve acı olayların son bulması için şüphesiz bugüne kadar çok sayıda fikir
ve eser ortaya konmuştur. Ancak insanımızı içinde bulunduğu hezimetten
kurtarmayı hedefleyen bu düşüncelere karşı ortaya atılan ve gerçekleri örtme ve
çarpıtmaya çalışan çalışmaların çok daha fazla ve etkili olduğunu da kabul
etmek durumundayız.
Bu çerçevede; öyle kavramlarla
insanımızın beyni sulandırılıyor ki maalesef birçoğumuz bu akıntıya karşı
kendimizi korumakta aciz kalıyoruz. Mesela; kadim geçmişi gözden çıkarma adına,
hep değişim ve yenilik; birlikteliğin temeli olan sorumluluğu göz ardı etme
pahasına özgürlük; kültürel değerleri sahiplenme yerine, aydınlanma,
batılılaşma ve modernleşme; bütünleşmenin teminatı olan müşterek değerler
yerine, ayrışmaya kapı aralayan çok kültürlülük, vb. birçok kavram. Bu ve
benzeri kavramlarla in- 10 MİLLİ BİRLİK VE İKTİSAT sanımızın kendisiyle arasına
mesafe konarken, ayrışmasının önü açılmakta ve en önemlisi muhakeme ve
sorgulama kabiliyetleri yok edilmektedir.
Bütün bu sorunların üstesinden
gelebilmek adına, milletin birliği ve dirliği, ülkenin bütünlüğü ve devletin
bekası adına bir dizi ilkeler bu çalışmada ortaya konmaya çalışılacaktır.
Bu bağlamda, Cihanşümul Osmanlı
Devleti’nin toplumsal yapısının inşasında etkili olan Ahilik Teşkilatı ve
kültürü ile İbn-i Haldun’un Mukaddime’sinde geniş yer bulan; bireyin kendisini
içinde bulunduğu topluma bağlı hissetme ve onun refahı ve gücü için
fedakârlıkta bulunma duygusu olan asabiyet fikri, dikkat çekici değerler olarak
karşımıza çıkmaktadır. Öte yandan güncel sosyal bilimler yazınında gün geçtikçe
daha fazla yer edinen, kişiler ve kurumlar arası güveni esas alan sosyal
sermaye kavramı da temelde her iki olguyla büyük benzerlikler sergilemektedir.
Zayıflayan Anadolu Selçuklu
Devleti’nin 1243’te Moğol istilasıyla dağılmasının ardından ortaya çıkan
beyliklerin en küçüğü ve zayıfı olan Osmanlı Beyliği’ni, Cihan Devleti haline
getiren Ahilik Kültürü ve Teşkilatı’nın, bugün tekrar üzerinde durulması
gereken önemli bir yapılanma olduğundan şüphe yoktur. Çünkü Ahilik
Teşkilatı’nın temel hedefi; eğitimli, her konuda donanımlı, üretken, güvenen ve
güvenilen iyi bir insan yetiştirme ve buradan mükemmel bir toplumsal yapıya
ulaşabilmektir. Bunu da başarmıştır.
Öte yandan İbn Haldun, milletlerin
ve onların oluşturduğu devletlerin varlığını güçlü ve uzun süreli devam
ettirebilmelerini ülkedeki insanlar arası asabiyet duygusunun yoğunluğuna
bağlamaktadır. (Uludağ, 2012: 94-101). Çünkü İbn Haldun’a göre asa- Prof. Dr.
Mehmet Karagül 11 biyet, insanın içtimai yönünü ortaya koyması açısından önemli
bir rol üstlenmektedir. Bireyin kendisini, içinde bulunduğu topluma ait
hissetmesi ve onun varlığının kendi varlığı için ön şart olduğunu düşünmesi,
toplumla birlikte kendisinin de güvende olacağını ortaya koymaktadır. Bu
nedenle bir toplumun güçlenmesi ancak bütün bireylerin birbirleriyle uyumlu ve
güvenilir bir yaşantı sürdürmeleri ile mümkün olabilecektir (İbn Haldun, 2012:
373-380).
Son dönemde toplumların iktisadi
ve siyasi alandaki başarısında pozitif ilişkisi öne çıkan bir diğer önemli
kavram ise sosyal sermayedir. Bu olgu; normlar, iletişim ağları ve güven olmak
üzere üç faktöre dayanırken, bunların içinde en dikkat çekeni kuşkusuz güven
unsurudur. Söz konusu güven, her toplum kesitinin kendi içindeki yatay ve
yönetenle yönetilenler arasındaki dikey karakterli güvene dayalı ilişkilerin
yoğunluğunu ifade etmektedir (Karagül, 2012: 91-96).
Sosyal sermayenin, etkilerinin en
açık izlendiği iktisadi alanda; bireylerin özverili çalışması, kaynakların daha
etkin kullanılması, işlem maliyetlerinin ve bürokratik işlemlerin azalması, iç
güvenlik harcamalarının asgari düzeye inmesi ve gelir dağılımının daha adil
olması gibi etkenlerle iktisadi gelişmeye önemli katkı sağladığı bilinmektedir
(Fukuyama, 2000: 57-86).
Bu kitapta Ülkemizde yaşanan sosyal, siyasal
ve iktisadi sorunların çözümü çerçevesinde, yukarıda değinilen; Ahilik Kültürü
ve Teşkilatı, Asabiyet fikri ile Sosyal sermaye kavramı üzerinde durulacaktır.
Çünkü faklı yöntem ve isimlerle de olsa her üç olgunun öne çıkardığı temel
düşünce, farklılıklardan ziyade ortak değerler etrafında, güveni temel alan bir
sosyal yapıyla, toplumun iktisadi ve siyasi istikrarı ile gücü için sosyal
yapının sağlam ve dinamik hale getirilmesi gerçeğine vurgu yapmalarıdır.
Kitap | |
Yazar | Prof. Dr. Mehmet Karagül |
Sayfa Sayısı | 104 |
Yayım Tarihi | 2018 |
Format | PDF Merchant© |
ISBN | 978-605-4881-21- |